İlim şüphe ile ve soru sormakla başlar

Prof. Dr. Faruk Beşer 2022-06-10

İlim şüphe ile ve soru sormakla başlar

Gençlik yıllarımızda bir hocamızdan Multeka adlı fıkıh kitabını okumuştuk. O zamanki anlayışımızla fıkıh kitaplarında söylenen her şeyin sabit din olduğunu sanıyor ve oradaki bazı görüşlerin bugün nasıl uygulanabileceğini düşününce bocalıyorduk. Sonra fıkıh denen bilginin ne olduğunu bir nebze anlayınca meselenin tamamen bugünkü hukukçuların görüşleriyle kanunlar arasındaki ilişki gibi olduğunu fark ettik. Yani hukukçular yüzlerce görüş ortaya koyarlar, bunların hepsi uygulanmak için değildir, onların bazılarının seçilip uyulması gereken kanun formuna konulması ayrı bir sürecin işidir. O bizde de vardır ve biz ona kaza diyoruz.

Garbın Hafızı İbn Abdilber, meşhur sahabî Muaz bin Cebel’in şu sözünü nakleder: ‘Ey insanlar! Şu üç mesele hakkındaki hal çarenizi söyleyin bakalım: Boğuşacağınız bir dünyalık, âlimlerin hataları, münafığın Kuranıkerim’i kullanarak tartışması? Sustular. Sonra kendisi cevap verdi: Âlim hidayet üzere olsa bile siz dininizi onu taklit ederek yaşamayın, sürçtüğü olursa da onu defterden silmeyin. Çünkü mümin hata edebilir ama sonra tövbe eder. Kuranıkerim’e gelince, onun herkesin görebileceği yol lambaları gibi nurları vardır. Ondan iyi anladıklarınız olursa onları artık kimseye sormayın. Tereddüt ettiklerinizi bilen bir âlime sorun. Dünyalığa gelince, Allah kimin kalbine ondan doyum vermişse kurtulacak olan odur. Böyle değilse dünyalığı ona fayda vermez’. Bugünkü meal uleması bundan kendine bir pay çıkarmamalıdır. Çünkü meal ile Kuranıkerim’den sadece o meali yapanın anladığı düzeyde bir malumat alınabilir, ondan hüküm çıkarılamaz.

 

 

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0